Eski Gümülcine Başkonsolosu Hakan Okçal, makalesinde, “Sadık Ahmet” filmi aracılığıyla yayılmaya çalışılan iddiaların gerçek dışı olduğunu ve Türkiye’ye fayda sağlamayacağını belirtiyor.
Okçal’ın Temel Gözlemleri ve Bilgileri:
- Sadık Ahmet’in Ölümü: Okçal, 24 Temmuz 1995’teki kazadan hemen önce Sadık Ahmet’i aracını aşırı süratli kullanırken gördüğünü anlatıyor. Kaza sonrası Sadık Ahmet’in, çocukları ve eşinin aksine emniyet kemeri takmadığı için araçtan fırladığını ve hayatını kaybettiğini bizzat tespit ettiğini belirtiyor. Türk Hükümeti’nin o dönemde Sadık Ahmet’in şüpheli bir kazada öldüğüne dair resmi bir görüşü olmadığını özellikle vurguluyor. Olayın basit bir trafik kazası olduğu sonucuna vardığını ve Dışişleri Bakanlığı’na bu yönde rapor sunduğunu ifade ediyor.
- Sadık Ahmet’in Azınlıktaki Rolü: Okçal’a göre, Sadık Ahmet’in siyasi hayatında azınlık içinde bölünmelere yol açtığını gözlemlemiştir. Özellikle, diğer azınlık liderlerini (Ahmet Faikoğlu’nu “Çingene”, Mehmet Emin Ağa’yı “Pomak”) etnik kökenleri üzerinden suçladığını ve bu “sekter tavırların” bazı Türk devlet birimleri tarafından göz yumulduğunu belirtiyor. Ölümünden sonra ise milliyetçi çevrelerin onu “tek lider” ve “milli şehit” mertebesine yükseltmesinin, filmin de etkisiyle, ideolojik amaçlara hizmet ettiğini ve Yunanistan’a karşı olumsuz duyguları körüklediğini savunuyor.
Okçal, yakın bir tanık olarak, bu gerçekleri kamuoyuna duyurmanın sorumluluğu olduğunu vurguluyor.
Hakan Okçal: Τα ψέμματα της ταινίας για τον Αχμέτ Σαδήκ βλάπτουν τις ελληνοτουρκικές σχέσεις